29 Aralık 2010 Çarşamba

E-ticarette yeni bir soluk...

E-ticaretin farklılaştığının farkında mısınız? Sanki her şey bir anda oldu, kafede oturan gençler birbirlerine internetten satın aldıkları ayakkabıları, pantalonları gösteriyor, kuafördeki kadın çok indirimli olarak satın aldığı laser tedaviyi anlatıyor… Trendyol, grupanya, markafoni , limango, madalion.com derken bugün 30 milyona yaklaşan internet kullanıcısı internete daha çok güvenmeye başladı. Aslında ideefixe, gittigidiyor.com, yemeksepeti.com gibi farklı ürün ve hizmetlerin yaygın kullanıldığı biliniyordu ancak ciddi bir sıçrama mevzu bahis. İnternetten alışveriş yapma alışkanlığı daha fazla yayıldı ve indirimli alışverişler özellikle revaçta. Yurtdışında “private shopping” denilen sistem Türkiye’de hareketlendi. Markaları çok özel fırsatlarla satın alma imkanı yaratan internet siteleri . Ve stok eritmeye odaklı özel butiklerin yanı sıra mağazada göremeyeceğiniz özel koleksiyonların yer aldığı butikler . Hatta mağaza açmak için yeterli yatırımı olmayan bir genç tasarımcıya internet aracılığı ile milyonlara ulaşma olanağı veren e-butikler . Geçtiğimiz günlerde Gilt’te karşımıza çıkan ve bizi oldukça şaşırtan ve eğlendiren t-bone butiği e-ticaretin ulaştığı nokta hakkında biraz daha bilgi verebilir...


Biz de geçtiğimiz aylarda trendyol.com ile tanıştık, birlikte çalışmaya başladık. Demet Mutlu’nun Harvard’ı bırakıp böyle bir girişimde bulunmasını ve hikayesini hayranlıkla dinledikten sonra işe koyulduk. Yeni nesil bir sektöre iletişim hizmeti vermek bizi heyecanlandırdı çünkü bizler içinde güzel bir öğrenim süreci. Öğrenmeyi seviyoruz.

Stratejik olarak online’ı gerçek hayatla daha fazla yakın tutmak istedik. İlk projemiz Vogue dergisiyle işbirliği içinde gerçekleşti. “Stil Sensin” projesinde kullanıcılardan “arzu nesneleri” ile fotoğraf çekip siteye yüklemelerini istedik. Seçilenlerin Vogue’de özel bir çekimle kullanılması planlandı.

Üye sayısı her geçen gün artarken, başka bir işbirliği gerçekleştirerek bir ünlünün butiklerden seçilecek ürünleri taşımasını hayal ettik. Bir de fayda yaratalım dedik. Ayşe Arman’ın Yarım Kalan Hayatlar projesini en baştan beri takip ediyoruz. Hemen aradık, o da çok sıcak baktı. Trendyol.com’u anlattık, ürünleri seçtik, bizim için “askı” olacağı günü belirledik. Fotoğraflar Tamer Yılmaz’dan, styling Hakan Öztürk’ten. Çok renkli, eğlenceli bir çekim ile 18 “look” trendyol.com için hazırlandı. Ayşe Arman Stil Butik bir Cuma günü ‘kapılarını’ açtı ve 2 gün gibi bir sürede yüzlerce ürün satılmasına olanak sağladı.

Bugün 200’e yakın çalışan sayısı ile trendyol.com hızla büyüyor. Sektör çok hızlı ilerliyor, 2-3 günlük butiklerden, günlük 10 – 12 marka butiğinden ve çoğunlukla bir alışveriş merkezinin satış adedine ulaşan rakamlardan bahsediyoruz. Dolayısıyla işin bu tarafında bizlerde çok hızlı olmak zorundayız. Aylık planlayabileceğimiz basın bültenleri, haftalar öncesinden onayını aldığımız projelerin yerini gün içinde karar verip aksiyona geçtiğimiz iletişim süreci aldı. Stres var mı ? Evet oldukça!

Yeşim Aksoy

28 Aralık 2010 Salı

Kiraz Sanat İletişim -

Ve Kiraz'da bir başka yenilik...

2011’e Kiraz Halkla İlişkiler bünyesinde oluşturduğumuz "Kiraz Sanat İletişimi" ile merhaba diyoruz. Kiraz Halkla İlişkiler’in deneyimi, kültür, sanat, eğlence konularına duyduğumuz heyecan ve tutku biraraya geldi. Kurumlara kültür-sanat içerikli pazarlama ve iletişim hizmetleri sunmaya odaklanarak, bu faaliyetlerin her katmanında hizmet sunan uzmanlaşma markamız ortaya çıktı.

Kültür sanat dünyasıyla ilişkili olarak gelen talepleri ve iş dünyasında bu yöndeki ihtiyaçları karşılamak üzere adım attık. Bu alana yönelik marka yönetimi, ulusal ve uluslar arası medya ilişkileri, etkinlik, sponsorluk yönetimi konusunda desteği bundan böyle Kiraz Sanat İletişimi veriyor.

Uzmanlığımız ve uluslararası çözüm ortaklarımızla, kültür-sanat kurumlarına “var olmaktan” çok ötesi için gerekli olan iş stratejileri ve pratikleri geliştirirken, her sektörden kurumlara, itibarı desteklemek ve markalarının tüketicisiyle daha anlamlı ve kalıcı iletişim kurabilmeleri için projeler geliştiriyoruz.

Bizi takip edin.

Sanem Bay

“DISNEY LIVE! MICKEY’NİN MÜZİK FESTİVALİ” 27 OCAK’TA BAŞLIYOR!


Kısa süre önce İspanya'da galası yapılan yepyeni müzikli sahne gösterisi “Disney Live! Mickey'nin Müzik Festivali” dünya turnesine devam ediyor. Küçük Denizkızı, Alaaddin ve Disney/Pixar'ın Oyuncak Hikayesi'nden dostları ile birlikte dünyayı eğlendiren Mickey Mouse, ERGO ve TT Çocuk ana sponsorluğunda 27 Ocak’ta Türkiye’ye geliyor.
Birbirinden ünlü yıldızlarla dolu “Disney Live! Mickey’nin Müzik Festivali”nin Türkiye’ye gelmesine çok az kaldı. Mickey Mouse’un, Alaaddin, Küçük Denizkızı ve Disney/Pixar’dan Oyuncak Hikayesi gibi gişe rekortmeni filmlerdeki dostlarıyla rol aldığı “Disney Live! Mickey’nin Müzik Festivali” için geri sayım başladı!

ERGO ve TT Çocuk ana sponsorluğunda Türkiye’ye gelecek gösteride seyirciler, hem günümüzün sevilen şarkılarını, hem de Disney’in en büyük hitlerinin rock, pop, reggae, hip hop, caz ve country tarzı remix’lerini dinleyecek, hem de muhteşem bir koreografiye dansla eşlik edecek.

Tüm aileye yönelik bu müzik şölenine katılacak 25'ten fazla Disney yıldızı arasında; Mickey Mouse, Minnie Mouse, Donald ile Goofy, Ariel, Sebastian ile Ursula, Yasemin, Alaaddin ile Cin, Woody, Buzz ve Jessie rol alıyor.

Disney Live! Mickey’nin Müzik Festivalin’de yerinizde duramayacak, en sevdiğiniz Disney kahramanları ile dans edecek, şarkı söyleyecek ve kahkahalar atacaksınız! Anısı ömür boyu unutulmayacak bu eğlenceli müzik festivaline katılmak için biletinizi almayı unutmayın.

Biletler Biletix’te!!! Yarıyıl tatilini eğlenceye dönüştürecek Disney Live! Mickey’nin Müzik Festivali’ni sakın kaçırma!

ELÇİYE ZEVAL OLUR MU?



Kiraz ekibine yeni bir soluk, Ali Tufan Koç Jameson Whiskey Marka Elçisi olarak aramıza katıldı... Marka Elçisi nedir mi? Kendisi anlatsın...
1 ay viskinin memleketi Dublin'd kal, dön İstanbul'a, elinde Jameson Whiskey şişesi o bar senin bu bar benim gez dur, yeni insanlarla tanış, birlikte Jameson iç, arada topla ufak bir ekip "Very Jameson Hours" düzenle, gündüz tekel sahiplerini, market çalışanlarını es geçme. Barmenlerle, mekan sahipleriyle ahbap ilişkisinde olmak da işin bonusu. Böyle bir iş kime nasip olur?
**
Yukarıda sıralanan iş görevleri (!) listesinin kartvizitte tek bir karşılığı var: Jameson Irish Whiskey - Türkiye Marka Elçisi. Herşey Yeşim Aksoy ile The House Cafe Corner'da (başka neresi olabilir?) içilen bir filtre kahveyle başladı. Girizgah niyetine Jameson hakkında kısa bir bilgilendirme, marka elçisi nedir, ne yapar, ne içer (Jameson?) hakkında uzun uzun konuşmalar, görüşmeler derken hoop ver elini Dublin!

Aylardan Ağustos, İstanbul'un adam çarpan, bayıltıcı sıcağını miller miller geride bırakmış nefis memleket Dublin'de ilk günüm: 16 kişi uzun bir masa etrafında toplanmış, 1 ay boyunca Dublin'de ne yaşayacaklarından, senenin geri kalanında neler yaşayacağından habersiz boş boş birbirine bakıyor. 1 ay sonunda hepimiz kendi ülkelerimizin "Marka Elçisi" sıfatıyla Dublin'den ayrılacağız ama nasıl olacak bu iş? Viskinin yapım süreci, karşılaştırmalı viski tadımı, eski damıtma evi Middleton'a yolculuk, antreman niyetine hazırlanan happy hour aktiviteleri, barmenlerle workshop, tepeden tırnağa içki sektörü hakkında her şey, bol Jameson, mis gibi hava, fonda U2, publarda güzel, rahat, kasmayan İrlanda kızları derken 1 ay anlamadan, "Ah memleketim..." diyemeden geçti gitti.

Hepimiz Jameson Academy'den mezun olduk, ülkelerimize dönüp, işimizin başına geçtik. Uçaktan inmemle beraber, İstanbul'da Pernod Ricard ekibi ve Kiraz Halkla İlişkiler arasında gidip gelen, genelde dışarıda, bol koşturmalı, bol Jameson'lı bir sezon başlamış oldu. 2011'de de tam gaz devam. Empire 60 saniye kısa film yarışması, ufak ekiplerle akşamüstleri "Very Jameson Hours", 3-2-1 aktiviteleri hızla devam ederken marka elçisi olarak günlük rotadan da şaşılmıyor: Gündüz barmen, bar sahibi ve satış sorumluları, akşam ise bar müdavimleri ve parti insanlarıyla tanışmaca, birlikte Jameson içmece ve bol bol Jameson hakkında konuşmaca! Şubat'tan itibaren dümeni kırıp, şehir şehir gezeceğiz. Önce Bursa, Eskişehir, Ankara; ardından İzmir, Antalya...

Henüz tanışmadıklarımız varsa, gelin tanışalım, Jameson içelim, konuşalım, kaynaşalım. Her zaman bekleriz.

Ali Tufan Koç

7 Aralık 2010 Salı

Bir İngiliz Türkiye'de...




BEEFEATER GIN, İngiltere'nin gururu, Londra'nın ikonlarından kabul edilen bir içki markası. 1820'den beri Londra'daki damıtım evinde üretiliyor (şehirde üretilen tek uluslararası marka). Dünyanın farklı bölgelerinden elde edilen egzotik bitkilerin harmanlanarak alkolle buluşmasıyla ortaya çıkıyor. Biraz klişe olacak ama bu sağlam markanın arkasında inanılmaz bir ekibi var. En başta "master distiller"ı ve marka sözcüleri, ayrıca global pazarlama ekibi ve Türkiye'deki takım. Bu ekip ne mi yapıyor? Beefeater Gin'in tüm ülkelerde hakettiği yeri bulması için yaratıcı çalışmaları yönetiyorlar.
İlk brief geldiğinde, birkaç örnek de paylaşıldı bizlerle. Amaç bu "Londra markası"nı, başka Londra değerleriyle, sembolleriyle entegre bir şekilde tanıtmaktı. İspanya atlı koşularını tema olarak almış, Yunanistan İngiliz Rock müziğini... Türkiye'de ise farklı bir strateji çizdik. İngiliz modası ile Beefeater'ı anlatmak istedik.
Dünyayı baştan keşfetmedik aslında ama kendi yorumumuzu kattık diyebiliriz. Duyduk ki, marka İngiliz tasarımcı Jonathan Saunders'a sponsor olmuş. Biz de İngiliz modasını anlatan bir proje gerçekleştirirken Saunders'le de işbirliği yapalım dedik. Ama esas fikir Türkiye'de bir modacıyla özel bir koleksiyon hazırlamaktı. Parçaları yavaş yavaş birleştirdik.
Türkiye'de işbirliği yapmak istediğimiz modacı, genç Zeynep Tosun'du. Tasarımları, tarzı, dünyası Beefeater'a çok yakındı. Dedik ki "Zeynep gel Londra Moda Haftası'na gidelim, Londra'yı gezelim, sana Beefeater'ı anlatalım, tanıtalım, sen de bize bir koleksiyon hazırla, hatta yetinmeyelim, bu hazırlık sürecinde Jonathan Saunders da sana mentorluk yapsın". Zeynep bu fikre bayıldı. Önce Londra Moda Haftasına gittik. Londra'ya gitmişken Beefeater damıtım evi, tesisi gezdik. Markanın özelliklerini, geleneksel özelliklerini nasıl günümüze taşıdığını gördük. Kokteyller içtik, yapmayı öğrendik... Aynı zamanda koleksiyon konusunda fikir topladık. Defileler, mağazalar, ikinci el mağazalar, sokaklar...
Dönüşte Zeynep heyecanla koleksiyonunun ilk hazırlıklarını yaptı. "Brit, Pop, GlamRock..." esintilerle Londra sokak modasını da yansıtan koleksiyonun eskizleri çıktı ortaya. Sonra hop tekrar Londra'ya, Jonathan Saunders ile buluşup fikir alışverişi yapmaya...
Sonuç olarak ortaya çıkan koleksiyon "Forever London Beefeater by Zeynep Tosun"u Temmuz ayında lanse ettik. NuPera'da moda ve tasarım dünyası ilk önce özel bir sunum ve partiyle tanıştı kıyafetlerle. Ardından da Midnight Express'te satışa sunuldu.


Bu aşamada basının ilgisi oldukça yoğun oldu. Marka stratejisi, öncüsü olduğu trendler, Zeynep'le yapılan işbirliği ve koleksiyon farklı açılardan ele alındı. Biz Beefeater'ı çok sevdik. Londra'yı Beefeater ile daha çok sevdik.
Londonized projelerimiz devam edecek!

Hızlı bir değerlendirme, 2010'da neler yaptık...

Sosyal medya ilgisi, bilgisi artarak devam ederken, blogu biraz öksüz bıraktığımızı farkettik. Terzi kendi söküğünü dikemez demek istemiyoruz, niye dikmesin.
Her sene pazarlama iletişimi yayınlarından, senelik sektör değerlendirmesi talebi gelir. Bu yıl erkenci olalım, Kiraz adına bir sektör değerlendirmesi yapalım.
2010, hızlı geçti, kriz geride kaldı, etkilerini yaşasak da böyle yaşamayı öğrendik ve kriz fikrini arkada bırakarak yola devam ettik.
Müşteri portföyümüz çok büyük değişiklik göstermedi. 6. senemizde DuPont Türkiye ile işbirliğimiz keyfile devam ediyor. Disney Channel'ın yanına Disney XD ve Playhouse Disney de eklendi. Ayrıca The Walt Disney Company ile her sene olduğu gibi bu 23 Nisan'da da keyifli bir proje gerçekleştirdik. Doğuş Çocuk Orkestrası, Disney Film Müzikleri konseriyle kutladık 23 Nisan'ı... Nisan'a gelmeden, aslında Mickey Mouse Ocak ayında bizlerleydi. İstanbul Çocuk Tiyatrosu'nun ilk kez ülkemize getirdiği Disney Live gösterisi Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleşti. Sonrasında Eylül'de de Disney On Ice buz gösterisi için biraraya geldik. Şimdilerde de aynı ekip masa başındayız aslında, 2011'in ilk ayında bir başka Disney Live gösterisi geliyor. Bu defa Mickey'nin Müzik Festivali.
Pernod Ricard'ın 4 markası için oldukça hareketli bir yıl oldu 2010... Jameson Whiskey, Havana Club, Jim Beam ve Beefeater Gin. Bu projeleri belki de ayrı ayrı anlatmak gerek. Farklı alanları sahiplenen, farklı temalı başarılı projeler oldu. Mutlaka daha detaylı paylaşacağız...
Yaz aylarında ise Topaz Restaurant, 7800 Alaçatı, Xuma Bodrum etkinliklerle bize yazın nasıl geçtiğini farkettirmedi. Kiraz bu yaz ekip olarak oldukça sosyaldi, sürekli yollardaydı anlayacağınız! Arada farklı projeler, Numarine'in Palma Life'daki yeni tekne tanıtımı, Eston'un projeleri, ATÜ'nün 10. yılı duyurumu gibi...
Sektör geneline baktığımızda da benzer bir hareket var. Yerimizde saymıyoruz hiç bir zaman. Dinamikler belli bir ölçüde değişti. İnternet daha fazla ivme kazandı, viral projeler halkla ilişkiler projelerinin de kapsamında daha çok yer bulmaya başladı. Biz sevdik, etkisini gördük, daha yaygınlaşacağına da inancımız var...
Bakalım 2011 neler getirecek? Şimdiden herkese iyi yıllar...